İş yapışımızın son birkaç yılda dramatik bir şekilde değiştiği bir sır değil. Artık hepimiz ofis ve ofis dışı yaşam arasındaki çizginin bulanıklaşmasından ve bunun yanı sıra iş birliği, şeffaflık ve iş-yaşam dengesini önceliklendiren daha esnek çalışma biçimlerinden söz ediyoruz.
Elbette bu dönüşüm bir gecede olmadı. Bu süreç, geleneksel düşüncelerin yeniden değerlendirilmesini, yeni teknolojilere uyumlanmayı ve mevcut yapıların elden geçirilmesini gerektiriyor. Dönüşüm hızla devam ederken, bu yeni dönemde şirketlerin de çalışan bağlılığını sağlamak ve üretkenliği artırmak için tüm organizasyonlarıyla birlikte dönüşmesi gerekiyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞ HAYATINA ADAPTE OLMANIN 4 YOLU
Entrepreneur dergisine göre; şirketlerin işin geleceğine ayak uydurabilmesini sağlayacak 4 temel nokta bulunuyor:
1. Eldeki veriyi iş birliğinin merkezine yerleştirmek
2. Tüm süreçleri yeni nesil çalışanlara uygun hale getirmek
3. Kurum kültürünü yeniden inşa etmeye öncelik vermek
4. Çalışanların dijital yetkinlik ve becerilerini artırmak
Bu hızlı dönüşüm ortamında, sürdürülebilir bir iş hayatı için gelecekte değişimin getirdiği potansiyeli görmek ve çözüm/fikir geliştirerek buna hazırlanmak ve olası değişikliklerin, yeni trendlerin çalışan deneyimini nasıl etkileyeceğini değerlendirebilmek gerekiyor. Bunun yanı sıra gelecek iş fırsatlarını yakalayabilmek, yetenekleri geliştirecek stratejiler oluşturabilmek ve gelecekte başarılı olmak adına hem kurumların hem çalışanların sahip olması gereken üst yetenek, bakış açısı ve yetkinlikleri kavrayabilmek; hiç olmadığı kadar önem kazanıyor.
İş hayatının geleceğine hazırlanmak yerine geleceği tasarlamak için Academy Lab’in Future of Work-Sürdürülebilir İş Hayatı eğitimlerine mutlaka göz atmalısınız. Bu eğitimle; teknoloji ve dijitalleşmenin iş hayatı için yıkıcı değil, uyumlu şekilde kurgulanabilmesi için çalışan deneyimini baştan tanımlamanın ve gelecek kurgularına uygun iş deneyimleri tasarlamanın metotlarını öğreneceksiniz.