Her birimiz günde 20 bin kez nefes alıyoruz ve çoğumuz nasıl nefes aldığımızı bildiğimizi sanıyoruz. Nefes almak, aslında yapabileceğimiz en kolay stres giderici ve zihin geliştirici egzersizdir. Zaten meditasyonun temeli de nefes almaya dayanıyor. Ancak bunu yapabilmek için nasıl ‘daha iyi’ nefes alabileceğimizi bilmemiz gerekiyor.

Çalışanlarının iyiliği ve sağlığına yatırım yapan şirketlerin, ofiste yoga ve meditasyon seansları organize etmesi yeni bir şey değil. Son araştırmalar, stresin sağlık harcamaları ve iş gücü kaybı sebebiyle şirketlere yılda 300 milyar dolara mal olduğunu gösteriyor. Ve yine araştırmalara göre; doğru nefes almak, bedenimizin stresle mücadele etmesine pozitif katkı sağlıyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün stresi ‘21’inci yüzyılın salgın hastalığı’ olarak tanımlaması şaşırtıcı değil. Bir ankete katılan çalışanların yüzde 21’i stresi, işte yaptıkları hatalar ve tamamlayamadıkları işlerin ana sebebi olarak gösteriyor. Yüzde 15.5’i stresin iş arkadaşlarıyla iletişim kurmalarını zorlaştırdığını, yüzde 14.9’u işe gidememelerine yüzde 14.4’ü ise işe geç kalmalarına sebep olduğunu belirtiyor.

SAKİN OL VE NEFES ALMAYA DEVAM ET

Duygularınızla başa çıkma ve baskı altında sakin kalma becerisi, doğrudan üretkenlik ve yaratıcılığı etkiliyor. Örneğin; TalentSmart adlı şirketin 1 milyonu aşkın kişiyle yaptığı bir araştırmaya göre, en başarılı performansı gösteren kişilerin yüzde 90’ı stresli ortamlarda sakin kalma becerisine sahip.

Şanslıyız ki, hepimiz daha iyi nefes almayı ve stresi kontrol altında tutmayı öğrenebiliriz. Doğru nefes almak, bedenimize yeterli miktarda oksijeni sağlamak ve beynimizle diğer yaşamsal organlarımızı bu gerekli besinlerle doldurmak anlamına geliyor. Kardiyopulmoner sistemimiz, bu besin maddelerini vücudumuzda dolaştırırken, toksinleri de taşıyan bir otoban görevi üstleniyor. Nefes almak, başka bir deyişle vücudumuzdaki trafiği kontrol etmemize, yoldaki çöpleri temizlerken iyi şeylerin sistemimizde dolaşmasına yardımcı oluyor.

YILLAR GEÇTİKÇE NEFES ALIŞIMIZ DEĞİŞİYOR

Doğduğumuz anda dakikada 30-60 kez soluk alıp verirken, yıllar geçtikçe bu sayı 12-20’ye düşüyor. Yani yaşlandıkça nefes alma şeklimiz değişiyor. Stres ve alarm anlarında, daha kısa ve hızlı hızlı nefes alırız. Uzun süreli stres durumunda, bu şekilde nefes alıp verdikçe ciğerlerimizin yalnızca üstteki üçte birlik bölümünü kullanırız. Ama aslında nefes alma kapasitemizin üçte ikisini sağlayan, akciğerimizin alt üçte birlik kısmıdır. Yani yüzeysel ve kısa nefesler alarak, vücudumuzun işlevlerini yerine getirmesi için ihtiyacımız olan optimum seviyede oksijeni alamıyoruz. Bunun sonucunda, zihinsel işlevler yavaşlar, başkalarıyla iletişim kurmakta ve dikkatimizi toplamakta güçlük yaşayabiliriz. Diğer yandan, derin nefes aldığımızda kendimizi daha enerjik ve daha az stresli hissederiz. Duruşumuz ve sindirim sistemimiz bile iyileşebilir.

Bu kadar basit bir alışkanlığın böylesine şaşırtıcı etkiler yaratabilmesi inanılmaz değil mi?

Peki doğru nefes almayı nasıl öğrenebiliriz? Öncelikle hayatımız boyunca bizi hiç bırakmayacak tek şey olan nefesimizle gerçekten tanışmamız gerekiyor. Nefesimizi doğru şekilde kullanmayı öğrenerek, ciğerlerimizi oksijenle doldurup işimize daha fazla odaklanabilir, daha üretken olabilir, daha iyi uyuyabilir, zinde ve canlı olabilir, kan basıncımızı ve stresi kontrol altında tutabiliriz. Doğru nefes alma tekniklerini öğrenmek için, Academy Lab’in Nefes Terapisi workshoplarına mutlaka göz atmalısınız.